Adam hiç kaygılanmadığını söyledi. En ufak bir endişem yok dedi. Olabilir mi diye düşündüm. Mümkün mü?
Teslimiyette oluş, olanı olduğu gibi kabul ve anda kalış bunu mümkün kılıyor olsa da günümüzde yaşam koşulları altında bunu başarmak zor olsa gerek.
Biraz daha tanıdım zaman içinde adamı. Sohbetler ve münazaralar eşliğinde kendisini nasıl da kendisinden sakladığını, zayıf taraf olarak gördüğü gölge yönlerini yok saydığını anladım. Sohbetler derinleştikçe konuşmaların arasında iç dünyasını ele veren geçmiş deneyimlerle süslendi. Eşinin hamileliğinin zor geçtiğini, eşi için korktuğunu, kendi duygusuna odaklanmadan sadece yaşananları anlattı. Bebeğinin sağlıklı doğmayacağını düşünmüştü o yıllarda. Doğduktan sonra da bu kaygı onu ele geçirmiş, eşinin sütünün yetersiz olduğuna, bebeğinin yeterince beslenmediğine inanır olmuştu. Bunları anlatırken yüzünden geçen o kara bulutları fark ettim. Dudakları titriyordu. Bastırılmış duyguları birbirimizi tanımak için yaptığımız sohbette tekrar karşısına çıkmıştı. Usulca, yorum yapmadan dinledim. Gözlerimi gözlerinden ayırmadan o duyguda biraz daha kalması için yüreklendirdim. Bebeğini doktor doktor gezdirip hiçbirinden memnun kalmayışından, bebeği büyüdükçe gelişiminden, okula başladığında eğitim hayatından ve geleceğinden hala endişeleniyordu. Ancak bunu bir başkasının duygusu gibi anlatıyordu. Şu anda karşımda oturan adamdan farklı birisiydi sanki o geçmişte ve gelecekte yaşayan. Kendine böylesine yabancılaşmıştı. Kaçınarak acıdan kendini sakınıyordu. Onu çok iyi anladığımı anlattıklarına başımla onay vererek destekledim. Sohbetimiz derinleşince birden bambaşka bir konuya geçti. Günümüzün politik durumuna değindi. Biraz da senden bahsedelim dedi. Anladım ki derinleşmek için hazır değildi. Kaygısını reddediyor oluşu onu bu konuda daha agresif hale getiriyordu. Üzerine giderek canını acıtmadım. Başka başka konularla ortamın enerjisini değiştirdik. Olmak istediği adam oluverdi o anda.
Kaygı bir cehennem gibi sarıyor olsa da zihnimizi, çıkış yolu sefaletten geçer. Bu sefaleti kabul etmeyi reddederek cehenneme geri döneriz. O anda bulunduğumuz yeri radikal olarak kabul ederek başlamak anlamına geliyor. Eğer kaygılı isek o evhamın bize söylemek istediği bir şey var. Bu süreci kontrol etmeye çalışmadan sadece o kaygının gözlerinin içine bakarak “bana ne diyorsun” deme cesareti gösterebilirsek mutlaka o olumsuz ve bizi köşeye sıkıştırdığını düşündüğümüz duyguyu rehber olarak kullanmak elimizde. Olmak istediğin kişi değil, olduğun kişi olmak, endişeni, kaygını görmek ve kabul etmek yolun başına geçmiş olmak demek. Sonrası çiçek bahçeleriyle gelecek…
Neslihan Gül
16.08.2021
Comentários